GİZE SFENKSİ HORUS’UN GÖZÜ MÜ?
Büyük Gize Sfenksi ve arka planda görünen Kefren Piramidi
Büyük Sfenks’in boyu topraktan baştaki saçının en yüksek noktasına kadar 19,97 m’ dir. En geniş eni ise 4,15 m.dir. Cephesi 5 m, kulağı 1,79 m, ağzı 2,32 m.dir. Kuyruktan ön ayaklara kadar vücudun toplam uzunluğu 72 m.dir. Tek bir parça granitten oyulmuştur. Aslan pençeli bir boğa bedeninden bir insan başı çıkmış ve o kartallara özgü kanatlarını böğürlerine yapıştırmıştır. Üçgen bakışlarını göğe doğru dikmiş bir ifade taşır. Büyük Sfenks hangi devirde ve hangi tarihte inşa edildi ve yontuldu? Bu sır hala çözülmüş değil. Dördüncü Hanedan (M.Ö. 4000 -2500) devrinden kalma bir levha Sfenks’ten şöyle söz eder:
“Dünya var olalı beri en büyük sır burada gizlenmiştir. En büyük sır Sfenks’in sırrıdır.” Edgar Cayce’nin dediğine göre:
“2000’li yıllarda ve daha sonrasında,önce Sfenks’le Büyük Piramit arasında Arşivler Piramidi bulunacak. Sonra içindeki bilgilerle birlikte tüm Atlantis ve Mu bilgileri, bilinmeyen dünya tarihi ve bilinmeyen daha birçok şey bilgi, insanı yeni ve ışıklı bir çağa hazırlamak ve onun şuuraltını ikna etmek için gün ışığına çıkacak.” Elbette bu konularda kesin kehanetler yapılması çok yanlıştır ve tarihler insanları yanıltabilir. Ezoterik bilgi de olsa, bir tradisyona yani eski geleneğe, kadim kültüre de dayansa; kesin tarih verilmeden bir bilgiyi işaret etmek daha doğrudur. Yalnızca bilgiyi işaret ve iddiası olmayan tarih, zaten çeşitli inanç zorlukları yaşayan kişilere destek vermek olur. Tarihler tutmayınca hayal kırıklıkları yaşayan o kadar çok insan vardır ki… Tarih değil ama ana fikir olarak bir ezoterik bilginin alınıp, olabilirliğinin zaman yayılması daha doğrudur. Yine ezoterik tradisyonlara göre: “Ünlü filozof Platon Mısır’a geldiği zaman Mısırlı rahipler ona bazı eski belgeler gösterdiler. Bir zamanlar Atlantik’te bulunan üstü düz bir piramitten söz etmişler. Rahipler, Atlantik’teki o piramidin bir benzerinin de Mısır’da yapılmış olduğunu ve üzerine Sfenks’in yerleştirilmiş olduğunu gizli bilgi olarak aktardılar. Atlantikliler Sfenks’i kendi ana yurtlarının bir göstergesi, bir anısı olarak inşa etmişler, yani ünlü Atlantis Kıtasının.” Sfenks’in göğüsleri altında ve arka ayaklarının üst seviyesinde hiyeroglif harfe yazılı bir levha bulunmaktadır. Burada çömelmiş bir Sfenks’e adak sunan bir şahıs dikkati çekmektedir. Bu levha 4 m yükseklikte, 2 m.den fazla genişliktedir. Levhada, ” Birinci sene,ilk mevsimin birinci ayı, şanlı Horus’un idaresinde on dokuzuncu gün; güçlü boğa, ışık saçma, iki ilahenin favorisi…” diye devam eden uzun bir metin bulunur. Sfenks’in gerçek adı Harmakhis’ti (Yunancası Harm-Akhet). Ufuktaki Horus anlamında diğer bir ifadeyle Doğan Güneş’tir. Sfenks Harmakhis gerçekte “Büyük Doğu”nun sembolüdür. Ve bulunduğu yer kış ve yaz başlangıçlarının ortasıdır. Harmakhi/Ufuktaki Horus/Doğan Güneş/Büyük Doğu/Ra-Atum/Harmakhis Sirius ‘un gizli adlarıdır. Harmakhis bir Güneş ilahıdır ve Ra’nın benzeridir. Tüm ezoterik ve okült öğretilerde geçen güneş ilahlarının Ra-Atum-Harmakhis’i temsil ettiği söylenir. Yani bütün Mısır’ın tanrılarının başı, Mısır’ın en büyük ilahı.
Ey Dünya; yumurta, duy beni; ben milyonlarca yılın Horus’uyum ben tahtın efendisiyim, kötülükten arınmış; sonsuz boşlukları ve çağları aşarım. (Mısır’ın ölüler kitabı’ndan) “Beyaz, Büyük Doğu Gök’ünde yükseldiği zaman tanrıların ibadetini güzelliği ile mutlandıran Horus’un Gözü, sana övgüler.” (Mısır’ın Ölüler Kitabı”ndan) Yunan sfenksi MÖ 4. yüzyıl kızıl figürlü içecek tası, Vatikan Müzesi Yunan mitolojisinde yer alan tek sfenks, yıkım ve kötü şans temsil eden, benzersiz bir şeytandır. Hesiod’a göre Çimera ve Ortrus’un, diğer kişilere göre Tayfon ve Ekidna’nın kızıdır (bunların hepsi ktonik figürlerdir). Vazo resimlerinde ve bas kabartmalarında dik oturan sfenks, kadın kafası olan kanatlı bir aslana, veya pençeleri, tırnakları ve göğüsleri aslandan, kuyruğu yılandan ve kuş kanatlarından oluşan bir kadına benzer. Hera ya da Ares sfenksi anavatanı Etiyopya’dan alıp (Yunanlılar sfenksin kökenini hatırlıyorlardı) Thebes’in dışında oturmasını ve yoldan geçenlere tarihin en ünlü bulmacasını sormasını emreder. O’da emri yerine getirerek gelip geçeni durdurarak onlara bilmeceyi soruyor, bu bilmeceyi çözemeyenleri boğarak öldürür veya oracıkta yerdi. Sfenksin karşısına Yunan mitolojisinde keskin zekası ve bilgeliği ile tanınan Oidipus çıktı. Canavar Sfenks ona da aynı bilmeceyi sordu: “Hangi varlık sabah dört ayak üstünde, öğlen iki ayak üstünde ve akşam üç ayak üstünde yürür? Oedipus bulmacayı çözmeyi başarır: “O yaratık insandır. Çünkü insan bebekliğinde ellerini de ayak gibi kullanarak dört ayak üzerinde emekler, yetişkin halinde iki ayak üzerinde yürür ama yaşlandığında yürüyebilmek için bir de baston kullanır yani üç ayaklı olur.” Yenildiğini anlayan sfenks kendini yüksek bir kayalıktan atar ve ölür. Hikâyenin farklı versiyonlarında kendini hırsla yiyip yuttuğu söylenir. (Oidipus bilmeceyi bildiği için Thebai kralı olmakla ödüllendirilir. Ancak bir antlaşmazlık sonucunda öldürdüğü eski kral onun babası sonradan evlendiği kralın karısıı da annesidir. ) Anadolu’daki sfenks kabartma ve heykelleri Anadolu’daki insan başlı arslan sfenkslerine Alacahöyük, Hitit, Lidya ve Frigya uygarlıklarında daha çok heykel olarak rastlanır. Bunlardan en ünlüleri, Alacahöyük kent kapısının iki yanına dikilmiş sfenksler ve Zincirli’de keşfedilen Neo-Hitit sfenksleridir. Alacahöyük Kapı Sfenksi Benzer yaratıklar Eski zaman kalıntılarındaki her insan kafalı hayvan sfenks sayılmaz. Örneğin antik Asur’da taçlı ve sakallı kral kafaları olan boğa heykelleri tapınak girişlerinde nöbet tutarlardı. Yunanistan’ın klasik Olimpiyan mitolojisinde ilahî varlıkların her biri insan şekline sahip olmasına rağmen hayvan biçimine de bürünebiliyordu. İnsan ve hayvan şekilleri bir arada olan tüm mitolojik Yunan yaratıklar, Olimpiyan öncesi inançların kalıntılarıdır: Santorlar, Tayfon, Medusa, Lamia. Hindu geleneğinde, Vişnu’nun dönüşümlerinden biri olan Naraşimha ‘eril aslan’ anlamına gelir. Dönüşümün insan gövdesi ve aslan kafası vardır. Horus, Horus un Gözü ya da Ra nın gözü Horus’un gözü eski Mısır tasvirlerinde ilâh Horus’un “Ay gözü” de denilen sol gözüne verilen addır… Horus’un gözünün eski Mısır tradisyonunda başlıca iki anlamda kullanıldığı belirtilir: Mısır’ın Ölüler Kitabı ve Mısırda Ölüm Sonrası Fikri gibi kitaplar, bu tip tradisyonları incelemeyi sevenler için mutlaka okunması gereken bir kitaptır. Kitapta sfenks hakkında da bilgi verilmektedir. Mısır’ın Ölüler Kitabında şöyle denir; “Horus, aynı zamanda ve özellikle Harmakhis, ‘Ufuktaki Horus’, ünlü Gize Sfenksi’dir. Defalarca kumlar altında kalmış ve insanların gayreti ile tekrar ortaya çıkarılmıştır. Doğuya yönelik yüzüyle, hareketsizliği içinde devasa ve sabahın ihtişamına katılmış, gerçekten ‘Ufuktaki Horus’ tur. Piramitlerin çevresindeki dokunulmamış, geniş ölüler şehrini kollayan Horus-Kheprenidir. Göksel eşi Güneş’in, bütün doğumların kızıl oluşu gibi kırmızı kumlar içinde kırmızı doğacağı noktadan gözlerini ayırmayan Horus-Harmakhis’tir. Bu Gize Sfenksi, yıpranmış yüzünden sonsuz tatlılıkla Horus’tur. O Horus ki beş bin yıldır milyonlarca güneşin doğuşunu, tarih öncesi yıkımların, felaketlerin, korkunç patlamaların silinişini görmüştür.” 1. yy.da yaşamış Yunan yazarı ve filozofu Jamblik’in anlattıklarına dayanarak, eserlerini hazırlayan Lancelin, İsis sırlarına inisiye olma törenlerini detaylı bir şekilde şöyle tanımlıyor; “Gize’deki Sfenks adaylara ait tek giriş yeriydi. Günümüzde bu giriş kumlarla, döküntü ve enkazla kapanmış durumdadır. Bununla beraber çömelmiş dev heykelin ön ayakları arasında yerleşmiş bulunuyor. Ama belirtelim ki, şimdiye kadar yapılan kazılarda böyle bir giriş tespit edilemedi. Belki daha sonra bulunur. Çok önceleri bu giriş, gizli giriş düzenini ancak rahiplerin bildiği bronz bir kapı ile kapalı idi. Sfenks’in içinde ve altında, Büyük Piramit’in yeraltı bölümüne bağlanan dehlizler kazılıydı ve o şekilde birbirleriyle kesişmekteydiler ki, rehbersiz girildiğinde, bu çıkışa veya daha ilerde sözü edilecek sonuca götürülmüş olunurdu. Kıdem sırasına göre ilk iki, aday kişiyi 22 basamaklı bir spiral merdivenden indirip, sınavların başlayacağı dairevi bir salona götürüyorlardı. Bu, ruhun cesaret, irade, sabır ve idrak genişliği özelliklerinden geçirilen sınavların ne ile ilgili olduğu ve kapsamı da bir sırdır. Yalnız şunu ifade edelim ki, bin engeli geçen, çeşitli merdivenleri aşan adayı, on iki Osiris rahibinin ellerine teslim edilirdi. Onlar inisiye adayını da son noktada bulunan büyük rahibe takdim ederlerdi.” Jamblik’in açıklamaları burada bitmektedir fakat diğer ezoterik tradisyon bilgileri ve okültistler; efsaneyi, Büyük Piramit ve onun yeraltı dehlizleri arasında da devam ettirdiler. Buna göre, imtihanları başarı ile geçip inisiyasyona kabul edilenler Yükselen Geçit’e götüren çıkış yoluna, başaramayanlar ise Nil’e ulaşan çıkış yoluna götürülürdü.Büyük Sfenks’in sırlı kimliğini daha detaylı açıklayan Dr. “Mardrus Toute Puissance de L’Adepte” adlı kitabında Sfenks için şunları anlatmaktadır; “Senin adın silinmez. Saklananların saklısı senin adındır. Amenler’in Amon’u senin adın,Phre Harmakhis Khephra Toum senin adın. Bütün olmuş olanlar, olmakta olanlar ve olacak olanlar senin adındır. Khephra Toum, yenileştirmelerin efendisi, değiştirmelerin üstadı… Ey Amenler’in Amon’u, Sırların Sırrı, Saklıların Saklısı, Işık Saçan ve karanlıkta bırakan… Ey Phre Harmakhis ve Khephra ,yüzünü Osirisli oğluna çevir,soylarının oğlu onu doğruluyor… Ey ebedi Şekil, işte ben. Ona gir, özünü emsin. Seninle birleşsin. Ben Büyük Ruh’un Parçalarından bir parçayım, uluhiyetin parçalarından bir parçayım. Bütün Yaradılıştan önce o vardı. Bütün mevcudattan önce o mevcuttu. Hiçbir şey olmadığı zaman o vardı. Hiçbir şeyin adı yokken o vardı…” Horus’un gözü eski Mısır tasvirlerinde ilâh Horus’un “Ay gözü” de denilen sol gözüne verilen addır… Horus’un gözünün eski Mısır tradisyonunda başlıca iki anlamda kullanıldığı belirtilir: * Horus’un gözü, manevi anlamıyla, vicdanın gözünden hiçbir şeyin kaçmayacağını, insanın iç âlemindeki her niyetini ve yaşamdaki her davranışını gözden kaçırmayan -bu merhametsiz yargıcın keskin bakışını sembolize eder. -Bu vicdanın 24 saat kapanmadan açık kalan gözüdür. -Bu yüzden Güneş ve Ay, Horus’un gözleri olarak ifade edilir. Çünkü Güneş ve Ay’ın her ikisi nöbetleşe, gece ve gündüz insanın üzerinden eksik olmaz, Horus’un 24 saat açık kalan gözleri gibi.(Bu nedenle Horus’un gözü güneşle temsil edilen Ra’nın gözü olarak da ifade edilir.) -Bu, vicdanın karşıtı olan nefsaniyetin hiç işine gelmez; nefsaniyeti ve kötülüğü temsil eden Seth de bu yüzden bu gözü çıkarmaya çalışmıştır. Eski Mısır mitolojisine göre, Horus sonunda bu gözünü babası Osiris’e vermiş ya da Osiris’in kullanımına bırakmıştır. * Horus’un gözü, biçimsel anlamıyla, Tanrı’nın “bir”liğini (tekliğini) matematiksel olarak gösteren bir semboldür. Bu anlam şöyle açıklanır: Bir bütün ikiye bölündüğünde 1/2 elde edilir. Bu da ikiye bölündüğü takdirde 1/4 elde edilir. İşleme bu şekilde hep ikiye bölme ile devam edilirse sırasıyla, 1/8, 1/16, 1/32 ve 1/64 elde edilir. Bunların tümü toplandığında ise 63/64 bulunur. Buradan şu sonuç çıkar: Bir bütün, sürekli olarak ikiye bölünmeye devam edilirse, toplam değerde, sonsuzluk hariç, hiçbir zaman bire, birliğe ulaşılamaz; yalnızca Mutlak (Allah) bir’dir. Horus’un gözü “glifler” denilen parçalardan oluşur ki, bu altı parça, sırasıyla, 1/2, 1/4, 1/8, 1/16, 1/32, 1/64’ü ifade eder.. OSİRİS VE HORUS |